11 Eylül 2014 Perşembe

Bakıcı mı anne mi kreş mi işte tüm mesele bu!

Çalışan her annenin geceleri uykusunu kaçıran bir soruyla başbaşayız..

Bu öyle bir denklem ki, yaşayan bilir, bebeğine kendin baktığında 24 saati birlikte geçirmekten ama daha önemlisi kendin için 10 dk. bile ayıramamaktan mesela çok basit ama saçını bile tarayamamaktan bir yerden sonra sinirlerin gerilmemesi imkansız oluyor..Bu durumda bebeğine yarardan çok zarar verebiliyorsun..

Çalışıyorsan bakıcı baksa, paranokyalaşıp evin her yerine kameralar döşüyor, gün içinde evi gözetliyorsun, bebeğime parkta cips yedirmiş midir acaba diye kara kara düşünüp, yok yok iyi bir kadın o hem bebeğimi de çok seviyor diye kendini avutuyorsun..

Annen ya da kayınvaliden bakıyorsa, bu sefer için rahat ama senin şu genç yaşında 24 saat baş edemediğin cücene,  tam da rahat edeceği zamanda, azgın miniğine sırf senin hatrın için bakan ve bu yüzden fıtık olan anneni gördükçe vicdan azabı yaşıyorsun..

Ya da kreşe yolluyorsun ve sürekli acaba orada mutlu mu diye sorup duruyorsun kendine ve öğretmenine..

Benim bu çok da kolay olmayan sorulara cevabım Sare'nin annesi olarak kreş oldu..

İyi ki de öyle olmuş..Sare'yi 10 gibi bıraktığım kreşten 3 gibi alıyorum..Bu sürede ben işlerimi hallederken, Sare'de arkadaşlarıyla oyunlar oynuyor..Gönderdiğim okulda her biri bu konuda uzmanlaşmış üniversite mezunu öğretmenler çalışıyor, 3 çocuk için 3 öğretmenleri var, yani aslında bire bir eğitim alıyor..Arkadaşlarıyla birlikte yemek yemeyi, dans etmeyi, uyumayı, resim yapmayı öğreniyor..Hangi saatte yemek yiyeceği, uyuyacağı belli..


Sarecim en sevdiği süpürgesiyle :)


Arada bir keyifsiz olursa da hiç zorlamıyorum ve o günü benimle ya da işim varsa babanesi veya halasıyla geçiriyor..Arada bir olduğu için onları da yormuş olmuyoruz..


bizimki kendini oyuncak sanmış kutuya girmiş :)


Ben kreşten kendi adıma çok ama çokk memnunum..Hem ben kendime zaman ayırıyorum hem sare sosyalleşiyor hem de birlikte geçirdiğimiz zamanın kalitesi çok daha fazla yükseldi.
Topitop sonbahar partisinde :)

Kreş mi bakıcı mı diye bu aralar o kadar çok soru aldım ki, bu konuyu buraya taşımak istedim.

Umarım faydalı olmuştur :)

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Anne Kız Bodrum Macerası

O kadar koşturmalı bir yaz ki yazın son günleri ve ben hala yazın başlamasını bekliyorum o kadar düşünün..

Dağına göre kar meselesine inanan biri olarak şikayet etmiyorum elbette, az da olsa bulduğum kaçamak fırsatları değerlendirip, ucundan bir yazın tadına varmaya çalıyorum ara ara..

İşte o aralardan birinde annemle babamı Bodrum'a yerleştirmeye giderken, bizde Sarellamla birkaç gün hayattan çaldık..

Bebekle yalnız tatil fikri ne yalan söyleyeyim, ilk başta biraz acaba hissine neden  oldu..Çünkü bu kaçamakta sağlık şartlarından dolayı maalesef annem ve babamla kalamayacaktık..

Alaçatı'cı bir insan olarak, ilk Bodrum deneyimimizde, kızımla hersey dahil bir tatil köyüne rezervasyon yaptırdık.

Bu hersey dahil sistemi ve otelin denizi bizi cezbetmeyince ise sordum soruşturdum bebekle denize girmek için en güzel yer Akyarlar dediler, bizde atladık gittik Akyarlar'a, tatilcilerin olmadığı, yazlıkçıların takıldığı hatta her şezlongun sezon başından rezervesinin yapıldığı bir yerde bütün tatili geçirdik..

Sarellam, korktuğumun aksine herşeye çok çabuk uyum sağladı, her yerde ama her yerde kendine arkadaslar edindi(benim en ufak bir çabam olmadan :)), çok güzel uyudu, yedi, oynadı..(maşallah diyelim :)




Bende hayatımı tamamen ona uydurdum, sahilin önündeki şezlonga kuruldum, bol bol gölgelik yaptırdım semsiyelerle, ona ekstra sezlong aldım ki rahat uyusun, yemek düzenini aksatmadım ve onu olabildiğince özgür bıraktım..


Tabii ki eski bütün gün güneşin altında yat, gece eğlen, uzun uzun yemekler ye tatili olmadı ama kızımla çokkk çokk eğlendiğimiz, birbirimizle vakit geçirmenin tadını çıkardığımız, yeni yerler keşfettiğimiz muhteşem bir tatil oldu..
Havaalanında muhabbet koyu..

Tek basıma pusete hakim olamamaktan korktugum icin kanguruyla gezdik..İyi ki de öyle yapmışız..

Ve eve dönüş.. 

Bebeğinizle yalnız tatile çıkacaksanız ya da bunu hayal ediyorsanız, rahat geçirmek için önerilerimi aşağıda bulabilirsiniz..Belki unuttuklarım olabilir listede affola..

-kendinize mümkün olduğunca minik bir valiz alın (ben kot etegim ve 3 tshirtümle gittim)
-bebeğe bol bol giyecek
-bebek bezi, deniz bezi
-ates düşürücü fitil, termometre, alkollu mendil, yara bandı gibi acil saglıksal seyler
-en sevdigi oyuncagı
-denizde oynaması için oyuncak(ya da gittiğiniz yerden alabilirsiniz)
-yüksek korumalı günes kremi-after sun'ı
-yıkama jeli
-banyo havlusu
-carsafı(çantanızda olsun, uyudugunda hemen ortersiniz)
-birkaç kutu hazır mama(ben hic kullanmadım ama bakarsınız gittiğiniz yerde birşey bulamazsınız acil durumda hayat kurtarır-ben hipp'in mamasını aldım yanıma)
-ucak saatini onun uyku saatine göre alın ve mümkünse en geniş koltugu alıp yanınıza birini oturtmaması için yalvarın check in'ini yapan memura..
-bir de kalkış ve iniste emzirin ya da su icirin bunu herkes biliyordur zaten :)

sanırım bu kadar..

Bir de kahkahalarınızı aldınız mı yanınıza tamamdır, hazırsınız bile tatile :)

10 Haziran 2014 Salı

Arzu ve Ayşegül& Elias ve Sare

Bu çocukların kaderinde dost olmak var.. Tıpkı bizim Arzuyla dost olmamız gibi..:)

Arzu'lar Nisan sonunda İstanbul'a gelince keyfimize diyecek olmadı ve kendimizi hemen İstanbul'da artık nadir bulunan parklardan birine attık..

Soguk havaya ragmen eski dostlarla birlikte olmak çokkk ama çokk güzeldi :) 

 Elias ve Sare


                                                   Arzu ve Ayşegül minicikken..:)
                                                                     30 yıl geçmiş :)
                                 

Kıssadan hisse, ne varsa eskilerde var :)

İyi ki varsın Arzum! Ayrı kıtalarda olsak da bebeklerimizi birlikte büyütmek gerçekten çok büyük bir zevk..:)

Uzunnn aradan sonra yeniden merhaba :)

Tam 2 ay olmuş! Yüzyıl gibi..Hersey sevgili Mac'imin bozulan ve yurtdısından bir türlü gelemeyen parçasıyla başladı..

Gümrükte, bu hafta geliyor, haftaya kaldı derken 2 ay olmuş..

Bu süre içinde arayan, soran bizi merak eden tüm arkadaslara çokk teşekkürler :) İyiyiz :)

Sareciğin doğumgününden bu yana bir sürü şey oldu tabii ki, kendisi artık düz duvara tırmanan tek kişilik dev kadro oldu mesela :) merak etmeyin hepsini anlatacagım :)

Doğumgününde kalmışız en son, o zaman önemli olayları oradan devam edelim özet gecerek..

Anne babaların ama biz torunumuzun ilk pastasını bile kesemedik ki ısrarları üzerine, sadece en yakın akrabalarımızın olduğu minicik bir kutlama daha yaptık Sare'ciğe evde..

                                                            1. yaş doğumgünü pastası..Bu güzel pasta için pastaloji'ye ne kadar teşekkür etsek azdır..


                                   

Hediyeleri açalımmmm

8 Nisan 2014 Salı

Sarellam'ın 1. yaş macerası ve Bonjour Paris!

Bebeği 1 yaşına basacak olan her anne doğumgününe aylar kala uzun uzun düşünmeye ve en ince detayına kadar planlamaya başlar ilk doğumgünü partisini..


Bende geleneği bozmadım ve uzun uzun düşündüm :) sonunda Sare'nin zaten pek yakında bir doğumgünü parti evi olacağını ve istediği kadar çok büyük partiler yapabileceğini düşünerek, biraz da bazen kalabalıktan korktuğunu göz önüne alarak biraz farklı birşey yapmaya karar verdik..

Ve Paris biletlerimizi aldık!


İtiraf etmeliyim Paris destinasyonunu bu kadar istememde sevgili arkadaşım Özlem'in bebeği dünyalar tatlısı Ediz'le burada tatil yapıp mutlu dönmesinin de büyük etkisi var..

Bu satırlara kadar geldiyseniz ve minik bir bebeğiniz varsa aklınızdaki soruyu duyar gibiyim, eee peki nasıldı? Bu sorunun cevabı bana göre, tabii ki yalnız gezmek kadar kolay ve konforlu değildi ama bir o kadar da çok güzeldi :)

Sarenin 1. yaşıyla ilgili duygularımı uzun uzun yazmak istiyorum ama bu yazıda bebekle tatil, bebekle Paris konusunu işlemek istiyorum daha çok..

Paris ya da başka bir destinasyon fark etmez, bebeğinizle güzel bir tatil yapmanın sırrı belki de, tatili kendi zevklerinizden ziyade onun zevklerine&konforuna göre ayarlamak..

Uçak saatini onun uyku saatine denk getirip, kalkışta emzirip, ipad'e onun en sevdiği cizgi filmleri yükleyip, bir de ortası boş bir koridor bir cam kenarı koltuk alırsanız(bunun için check in yaparken biraz yalvarmak lazım ama olsun değiyor) uçak yolculuğu gayet keyifli geçiyor..
Küçük hanım ağa Sarella :p

Yine Özlem'in tavsiyesiyle Paris'de otel yerine ev kiraladık ki, bence bu yaptığımız en iyi şeydi..Bebekli bir aile iseniz ve yurtdışı tatil yapacaksanız, o daracık otel odalarında fenalık geçirmemek için en iyisi ev kiralamak..Biz airbnb'den Trocadero'da bir ev kiraladık, şansımıza da ev hem büyük, hem konforlu hem de bebek için çok uygundu..Dolayısıyla sabahları uzun uzun kalvaltı yapıp, Sare'ciğin öğlen uykusunu da bekleyip 11-12 gibi evden çıktık ve akşam 8-9 gibi eve dönüp akşam yemeğimizi hazırlayıp, Sareyi yıkayıp uyutabildik..Böylece ne Sarecik ne de biz düzenimizi bozmuş olduk..

Paris'e birlikte gittiğimiz dostlarımızla kahvaltı soframız..Ev rahatlığında uzun uzun sohbetlerimiz..

Bu seyahatten beklentimiz, Sare'nin evet bugünleri hatırlamayacak olsa da, bilinçaltına onun kendine daha güvenli, daha hümanist bir insan olmasına yardım edecek eşsiz parçalar ve ileride bakıp bakıp eğleneceği güzel fotolar bırakmaktı..Bunun için bol bol güzel parklara, bahçelere gittik, güvercinleri takip ettik, her renkten, dilden, dinden bebekle oynamasını izledik, bol bol güzel manzaralar izledik..

Zaten her yer park bahçe, çok ama çok güzel bahçeleri var, ah dedim gezerken koca şehirde doğru dürüst avm yok, şimdi Kadir abim olacaktı bu bahçeler hep avm'di hiç akıl yok bu Fransızlarda..Sakuralar açmış, herkes çimlere uzanmış, parkların yanında ışıl ışıl oyuncak gibi Carouseller.. Mutlu olmamak mümkün mü sayın seyirciler :)

**Park, bahçeleri tek tek yazmayacağım zaten muhtemelen giderken yanınıza alacağınız cep Paris gezi kitabında hepsi var :)

Jardin de Luxemburg..Bahçeler, mutlu insanlar, mutlu Sarella..
Burası özel bir park filan değil yol kenarı..Hiç bilmiyor bu işleri Fransızlar hiç..


 Eyfel, Sakuralar ve Caruosel..Beni burada bırakın :)

Parkları bahçeleri bir yana koyarsak, Paris ulaşım açısından maalesef çok çocuk dostu bir şehir değil..Metrolar çok eski olduğu için asansörü geçtim, büyük çoğunluğunda yürüyen merdiven bile yok..Yüzlerce merdiveni araba+çanta+bebek'le çıkmak hiç ama hiç kolay değil..Tabii Maclaren arabamızın hakkını yemeyeyim, pıt diye kapanıp üstüne bir de çok hafif olduğundan metroyu da azımsanmayacak ölçüde kullandık ama zorlandık..

Belki de gelecekteki okulu Sorbonne'un önünden ayrılmak istemeyen Sarella :)

Koşun güvercinlerrrr 

Chams-Elyees'in en tatlı kızı bu ağacın arkasında :)



                                                           Sare ve Elias, Elias ve Sare :)
                                       Paris'de en güzel şey ne mi? Tabii ki yine dostluk!
                                                Paris'in en tatlısı canım dostum Arzum..
İşte bizde bu parklar, bahçeler, geniş caddeler, Seine nehri derken müze hakkımızı Louvre'da değil (bütün bir gün sürecekti ve bilen bilir Sare gibi bir tipitoşun bütün gün müze gezmesi filin ipte yürümesi kadar imkansız birşeydir )Orsay'dan yana  kullandık..Çok da iyi yapmışız, en sevdiğim ressam amcalar zaten oradaydı..Müzenin sonuna doğru Sare'ciğin attığı çığlık ve yoğun emme arzusu nedeniyle(herşey dört dörtlüktü değildi tabii :)) büyük aşkım Van Gogh'un bütün eserlerini göremedim ve itiraf ediyorum çaktırmadan ağladım..Ama sonra neyse sonraki sefere artık deyip kendimi creme brulee'ye vurdum :))


                                              Socre Coeur'da(yanlış yazmış olabilirim)da emziren ana..
                                                                    Emzirmeye devam..
Eyfel'e karşı emziren ana :)

Aysegul-the emziren ana- eyfel demez, bahce demez, kilise, metro demez her yerde emzirir :)

 Sareciğin doğumgününde ise sabahtan başlayarak gittiğimiz her yerde minik görüntüler kaydettik, akşamda minik bir doğumgünü yaptık..Herşeyi düşünen anne doğumgünü süslerini taaa Fransalara götürüp, süslemeleri yapmıştı zaten sabahtan, pastamızı da aldık..Skype'dan büyüklere bağlandık ve ta ta tammm işte Sarecik bir yaşında!


Dönüş yolunda uçağımızın kalkmasına 4 saat kala metroda Sareciğin yine müthiş emme arzusu nedeniyle yaşadığımız büyük macera bize kalsın, bir şekilde tam zamanında eve vardık..

Bundan sonra bebeğimizle tatile gider miyim? Bebeğimiz olmadan hiçbir yere gitmem :))

İyi ki doğmuşsun bebeğim! Seninle nice güzel anılara..

Seni çokkkk seviyorumm..

Birlikte nice yeni rotalara :)



22 Mart 2014 Cumartesi

Selim 1.yaş partisi!


Moda camiasının bana kazandığı en güzel şey ne diye düşündüğümde, kuşkusuz çok iyi arkadaşlar..

Alaçatı Millfest Festivali'nde tanıştığımız Cadde No:5'in sahibi sevgili Zeynep ve eşi Ali'de çok görüşemesek de o çok sevdiğimiz arkadaşlarımdan biri..


Ve işte 2013'den bugüne hızla akan zamana zalimsin diyor ve  Sare'den çok kısa bir zaman önce doğan Selim'ciğin doğumgününe bağlanıyoruz..


Öncelikle biraz Selim'den bahsetmek istiyorum, inanılmaz tatlı, olgun, sakin, çok güzel gülümseyen mutlu ve güzel bir bebek.. O gün doğumgünü kostümü içinde de çok ama çokk şıktı..

Ataköy Marina Park'da yapılan organizasyonda Zeynep ve Ali çokk çokk iyi birer ev sahibiydiler, herkesle tek tek ilgilendiler, Zeynep her zamanki gibi çok ince ve çok güzeldi. :)

Organizasyonu benimde instagramdan takip ettiğim ve işlerine bayıldığım Mori Events yapmıştı, Madagaskar temasını işlemişlerdi ve yine çok güzeldi..


Selim'in doğumgünü standı bir nevi Hansel ve Gretel'in şu masalda karşılarına çıkan evleri gibiydi, herşey ye beniii ye beniii diye bağırıyordu :))


Sarecik'de o gün çok eğlendi, bir sürü yaşıtı bebekle oynadı, bakıştı hatta bir oğlanın peşinden koştu :))

Selim'cik, pastası kesilirken çok eğlendi, onu izlerken bizde çok eğlendik :) 

Bu harika organizasyondan daha önemlisi de onu bu kadar çok seven bir ailesinin olması belki de.. Ona gösterdikleri sevgi, özen, şefkat,ilgi eminim onun bu hayatta hep mutlu ve özgüvenli bir adam olmasını sağlayacak..


Son söz olarak,
Mutlu yıllar Selim'cik, iyi ki doğmuşsunn!! :)

20 Mart 2014 Perşembe

İşte beklenen ilk düşme..

Bebekliğin hangi dönemi daha zor diye düşündüğümde sanırım ilk 3 ay ile emeklemekle-yürümek arasında gidip geldiği, herşeyi ama herşeyi ağzına attığı evreler diyebilirim..

Sarecik şu an kıpır kıpır, dünyayı herşeyi ağzına atarak keşfediyor.. Bu devrede halıdaki en ufak milimlik tozdan, yere düşen minik bir saç teline, telefonlarımıza, kumandalara, kablolara kadar herşeyi ama herşeyi kemirmeye çalışıyor.. Minik bir tavşan kısacası :)

Gülümsediğime bakmayın, son derece paranoyak bir kadın oldum çıktım bu durum yüzünden..Günde 3-5 kere evi süpürüyorum, onunla birlikte emekliyorum yerde kaçırdığım bir toz var mı diye tekrar kontrol ediyorum.. Ama yine de mutlaka kaçırdığım bir şey oluyor..

Aynı şey hareketleri içinde geçerli.. Durmaksızın kontrolsüz hareket ettiği ve dengede durmaya çalıştığı için arada sırada dengesini kaybedip popo üstü düşüyor.. Bunların artık normal olduğunu biliyorum..Bizimle birlikte uyuduğu için sabah ben uyandıktan sonra o hala uyuyorsa etrafına minderlerden bir kule yapıyorum ki düşmesin..

Ama işte birkaç gün önce sadece 1 dk.lığına yanından ayrılmış olmama ve yine minderlerden kule yapmama rağmen uykusunda geri geri giderek minderleri yere düşürüp yere kafa üstü düştü Sarellam..:(((

Allahtan yatağın yerden yüksekliği 30 cm'di ve iki kat kalın halı vardı ama yine de hem o çok korktu hem de ben..

Hatta hayatta daha fazla korktum mu hiç bilmiyorum..
                   
Sonrasında hemen araştırdım, eğer bebek biraz ağladıktan sonra normal hayatına dönüyorsa, kusmuyorsa, donuklaşmadıysa, düştüğü yükseklik 50 cm.'de az ve zemin yumuşaksa genelde bir problem yok demekmiş.. Zaten yetinmeyip ailemizin sevgili beyin cerrahı Müfit amcaya da sorduğumda daha çok düşer kafana takma dedi ve birazcık rahatladım.. O rahatlamaya kadar geçen saatler ise Göksal'ın depresyondayımmmm şarkısı fonunda geçti..

Anne olunca anlarsın kısmının bu kısmını da böylece anladım.. Biz bu meşhur yataktan düşmeyi böylece atlattık darısı kimsenin başına gelmesin :)

11 Mart 2014 Salı

Fırına ekmek almaya giden minicik bir çocuktun sen..


Bir anne olarak konuşamıyorum, kelimeler boğazımda..Söylesem faydası yok, sussam gönül razı değil..

Seni tanımıyordum, izin verselerdi belki de upuzun bir ömrün olacaktı ve belki biz seninle bir gün parkta, bahçede, metroda karşılaşacak, bunun farkında bile olmayacaktık..Muhtemelen seni tanımayacaktım bile..

Keşke ben seni hiç tanımasaydım da, sen genç bir adam olarak yaşasaydın uzun yıllar..

Hangi politik görüşten olursa olsun, hiç bir anne güle oynaya ekmek almaya fırına yolladığı       evladının eve ölüsünün gelmesini istemez, bunu yüreği kaldırmaz..Bu acıya hiçbir yürek dayanmaz..


Bir bebeği dünyaya getirmenin, onu büyütmenin, verilen emeğin ne demek olduğunu en iyi anneler bilir..Senin gibi masum bir süt kuzusuna bunu yapanları, bunun emrini verenleri, bu katilleri destekleyenleri bir anne olarak yüce adalete havale ediyorum çocuk..

Biz çocukken fırına gider, ekmeği alır, köşesini de koparır yiye yiye gelirdik pazar kahvaltı sofralarına..

Aynı günleri sana yaşatamadık Berkin, sayende yeniden çocuklarımızın görmesi dileğiyle..

Huzur içinde uyu çocuk..

10 Mart 2014 Pazartesi

Hmmm güzel bir mama kabı buldum!

Bu mama kabını geçenlerde keşfettim ve çokkk sevdim..

Zira Sare'ye hazırladığım sebze çorbasını yemeye başlangıç anımızla bitişi arasında epey bir zaman geçiyor ve çorbası bir yerden sonra soğuyordu..


Bu kabın özelliği ise içine sıcak su koyarak, benmari usulu bebeğinizin yemeğinin sürekli ılık kalması..


Kabın üstündeki bu düğmeyi alttan iterek yukarı kaldırdığımızda sıcak su koymak için bir yer açılıyor buradan haznesine sıcak su koyup, yemeğin benmari usulu ısınmasını sağlıyoruz..Bu deliği bir bebeğin açması da çok kolay değil, bu da güvenli olmasını sağlamış..

Üstelik altındaki vakumla da masaya yapışıyor ve Sare ne kadar çekiştirirse çekiştirsin kabı oynatamıyor :)) -Burada niye gülümsediğimi eminim tüm anneler anladı.-

Picabo'da Bebedor markasına ait bu kabın sanırım 30 tl civarı bir ücreti vardı, belki diğer markalarda da vardır.

Görürseniz aklınızda bulunsun.. :)

3 Mart 2014 Pazartesi

Parti kızı Sare!

2014 benim aileme çok tatlı geldiyse de (babamın bebek olmasını saymazsak)maalesef sevdiğim insanlar için o kadar da tatlı gelmedi..Ocak ayından sonra şubatta da annesi babası kendi hastalanan hatta vefat eden arkadaşlarım beni o kadar derinden yaraladı ki yazmaya mecalim kalmadı desem yeridir..

Yine de güzel şeyler de olmadı değil..Bu ay Sarellam kendi çapında gayet sosyalleşerek iki doğum günü partisine katıldı..

 

İlki kendinden hayli büyük ama belki de en çok anlaştığı ablalarından Alya'ya aitti..7 yaş partisi Koşuyolu'nda biparti parti evinde kutlandı..Velilerle çocukları tamamen ayırarak, velilere biraz nefes alma ve çocuklarının dedikosunu rahatça yapma imkanı veren mekan çok ferahtı..
Makbule teyzesiyle büyük aşk var aralarında :)
                                                     
Sarellam bu aylarda okuduğumuz, kitaplarda yazdığı ve kendisinden beklediğimiz gibi kalabalıktan çok korktu, velilerle olan kısımda aslında çok rahattı ama çocuklar gelip de pasta kesilirken bana sımsıkı sarılarak ağlamaya başladı..


O sırada Sare'nin doğumgünü için verdiğimiz kararın ne kadar doğru olduğunu anladım..

Diğer doğumgünü de Sare'ye yaşça yakın Defne'ciğin 2. yaş günü partisiydi..Bu sefer Defne'lerin evindeydik..Geniş bir salonları olduğu için bir sürü çocuk ve annesini rahatça misafir edebildi arkadaşım Didem..
                   

                                    Ortam gayet şenlikli kızımın keyfi yerinde :)
İyi ki dogdunnn Defneeeee :) 


                                               Sarellam birilerine laf yetiştirirken..
                  Anneyle selfie..Anni neden beni arkadaşlarımın yanından aldın kiii pozuyla..:)

O partide Sare çokkk ama çokk eğlendi..Etrafındakiler kendi yaşında olduğu için mi yoksa bir sürü farklı oyuncak gördüğü için mi bilemiyorum tabii :)

Defne'cik iki yaşına basarken Sarecik de o gün bir sürü kendi akranı bebekle oynayarak bir yaşına daha bastı sanki:)

Sarenin ilk d.gününde elbisesi Andy Wawa, ayakkabısı Mothercare, ikinci d.gününde hırkası Benetton, boğazlı penyesi D&G junior, jean'i Mothercare, çorapları H&M