27 Ekim 2013 Pazar

Sarellamla nişan macerası

Birkaç hafta önce evimizin piyanisti ve Sarellamın sevgili halasının nişan gecesi vardı..

Haliyle bizde bu özel gece için güzel kıyafetler aldık, kuaföre randevular verdik..

Sarellama da bu gece için Mother Care'dan çok tatlı bir tül elbise aldık, bende evdeki çiçeklerden başına taç yaptım..
Sarellam ağlıyor ağlıyor..

Kısaca hepimiz bu özel gece için hazırdık..

Gelin görün ki benim tatlı, uyumlu kızım o gün bütün gün boyunca çılgınca ağladı,ağladı, ağladı..

Ne yaptıysak sakinleştiremedik.. Dolayısıyla biz kızımla gecenin önemli bölümünde nişan mekanının müdür odasındaydık..Müdür odasının perdesinde içerideki eğlenceye bir göğsüm açıkta, ayaklarım çıplak kucağımda Sarellamla bakarken bir kez daha şunu anladım ki, hayatımız karşı konulmaz şekilde ve tamamen değişmiş..:)
Sarellamla müdür odasında takılırken :)


Herkes hasta tabii ki bizde..

2 haftadır ailece sırayla hasta olup, iyileşip tekrar birbirimize bulaştırmak suretiyle hasta oluyoruz..

Dolayısıyla şu an evimizin favori yemeği tavuk suyuna çorba, favori içeceği hasta çayı ıhlamurlu, zencefilli çay..

Sarellam içinde havaların sürekli dönüp durduğu bu günlerde yeni bir krem keşfettik..

Mustela Soothing Comfort Balm, bebeğin rahatlamasını sağlamak ve hırıltısını önlemek için kullanılan bir krem.. İçeriğinde papatya, ıhlamur, shea yağı, bal ve biberiye var. Çam ve biberiye ile nefes alması rahatlarken, shea ile cildi besleniyor, bal ile yumuşaklık kazanıyor ve ıhlamur ve papatya ile rahatlıyor ve hırıltıyı önlüyor..


Kreme bu hafta başladık ve şimdilik sanki hırıltısı çok daha azaldı..

Bir de tabii ki serum fiyolojik ve otri bebemiz var..Serum fizyolojik yerine fıs fıslı okyanus suyunu da önerdi doktormuz ama evde hala yeterli serum fizyolojik stoğumuz olduğu için almadık..Fıs fıslı olduğu için serum fizyolojikler gibi kullan at olmadığından daha uzun ömürlü olacağı için denenebilir..

Herkese gripsiz çok sağlıklı bir kış diliyorum :)

20 Ekim 2013 Pazar

Bir Bayramda Böyle Geçti..

Bu bayramda yine bebekle tatilden korkarak burnumuzu İstanbul'dan çıkaramadık..

Yine de İstanbul'da olsak da İstanbul'un keyfini sonuna kadar çıkardık.

Bu bayramın bize öğrettiği şeylerden biri de, bir gün yemek masasında yaşandı..Mama sandalyesinde oyuncaklarıyla oynayan Sare 3-5 dk. sonra çok sıkıldı ve mızmızlanmaya başladı..Mızmızlanma ağlamaya dönüştü, ses dozajı gittikçe arttı..Bir yandan da çaktırmadan bize bakıp normalde hemen yumuşayacağımız hareketleri yapmaya başladı..İlk defa hiç tepki vermeden ve ona bakmadan yemeğimizi yemeye devam ettik..Hıçkırarak ağlayan Sarellamsa bir anda sustu ve hiç birşey yokmuş gibi oyuncaklarıyla oynamaya devam etti..Henüz 6 aylık bir bebek olan Sarellamın bu taktikleri nereden ne zaman öğrendiğini çok merak ediyorum ama ilk defa şımarıklık yapmak için ağladığında kararlı durmanın ne kadar önemli olduğunu gördük..
                                             Sarellam en sevdiği faresiyle oynarken :)

Halasının doğumgünü partisinde..

Bu fotoğrafı ipadde kendi çekti..

Bir diğer öğrendiğimiz şey, her ne kadar her hareketimizi kopyaladığını bilsek de, ipadi kendi başına açıp, bu fotoyu da çektiğinde yaşadığımız şoktu..Ve o günden itibaren onun yanında bir daha pc, tv,ipad, telefon kullanmamaya bol bol kitap okumaya karar verdik..

Dedelerin eli öpülür..
Halayla partide..:)

Bir  bayramda işte böyle geçti..

14 Ekim 2013 Pazartesi

Sarellamın adak kurbanını kestik-Herkese mutlu bayramlar

Ailece Kurban bayramını uzun zamandır bekliyorduk aslında..Annem ben doğuma girerken, tıpkı ananem ve babaneminde bana yaptığı gibi, herşey yolunda giderse kesmek üzere bir kurban adamış..

Adak kurbanı nerede kestireceğimizi bilemediğimizden de, Kurban Bayramından önce kestirebilirizz diyerek bugünü beklemiştik..

Normal şartlarda o tatlı mı tatlı koyuncuğun benim kararımla öldüğünü bilmek bile günlerce gözüme uyku girmeden ağlamama neden olabilir..Ama bu sefer o koyuncuğun İşitme engelli minicik çocukların yemeği olacağını bilmek, ne kadar üzülsemde içimde bir ferahlama hissi yarattı..

Koyunumuzu Anadolu yakasında Göztepe İstasyonun hemen arkasında bulunan Dosteller İşitme Engelliler İlköğretim Okulu'nda kestik..Bu okulda Türkiye'nin her yanından gelen işitme engelli ve çoğu maddi şartları yeterli olmayan çocuklarımız okuyor, okulun pansiyonunda kalıyorlar..İlgi ve desteğimiz onlar için çokk ama çokk değerli..
Dosteller İşitme Engelliler Okulu

Eğer henüz kurbanınızı nereye bağışlayacağınıza karar veremediyseniz ve İstanbul Anadolu yakasında oturuyorsanız, bu minik kardeşlerimizi sevindirmeyi de bir düşünün derim..

Okulun bahçesinde bulunan kesim alanında hem kurbanı alabilir hem kesimini yaptırabilir hemde hemen okula bağışlayabilirsiniz..
                                                   Sarellamda annesinin süt kuzusu.. :)

Sarellamla herkese çokk mutlu, huzurlu,sağlıklı keyiften dört köşe bir bayram diliyoruz:)

9 Ekim 2013 Çarşamba

Korkulu kabusumuz lohusa sendromu

Hangimiz yaşamadık ki bu sendromu..

Böyle başladığıma bakmayın, karamsar ve her yerde bulunabilecek tıbbi bir şeyler paylaşmak değil niyetim..:)

Sarellam doğmadan önce beni en çok korkutan şeylerden biriydi, arkadaşlarım mutlaka gireceğimi söylüyordu ama çok istediğim kızım gelirken neden sendroma gireyim ki diye de bir türlü aklım almıyordu..

Doğum gerçekten inanılmaz güzel bir olay, bebekle geçen her an, bir mucizenin yeşermesine tanık olmak çokk çokk güzel..

Ama diğer yandan bir de sen varsın..Bir anda hiç uyuyamayan, kendine 10 dk. bile ayıramayan, artık tuvalete bile koşarak giden,saatlerce emziren, hep yorgun, hep yüzü bembeyaz..

Doğumla beraber değişen hormonlar hatta alt üst olan hormonlarda eklenince, herşeye ağlayan, herşeye alınan ürkek bir kuğu gibi oluyor yeni anne..

Üstüne bebek için hep daha iyi olmasını isteyen ve bunun için sen bilmezsin şöyle yap böyle yap diyen, emzirdin mi uyudu mu diye sürekli sorgulayan ebeveynler, hamileyken kraliçe senken, bir sözünle aşerdin diye çarşı pazar dolaşılırken, doğurur doğurmaz sadece bebeğin annesiymiş kendi varlığın çok da önemli değilmiş gibi davranılan sen..

Bir işin, hayatta bir duruşun varken birden sadece emziren ve başka hiçbirşey yapmayan ve kendini önemsiz hisseden, ben neden okudum peki o kadar zaman, neden bu kadar ugrastım en iyi şirketlere girmek için diye düşünüp duran sen..

Doğumdan önce makyajını, saçını, süsünü ihmal etmezken, bedenine önem verirken, birden eşofmanların içinde, saçların tepeden ev topuzu, göz altların mormor, yüzün bembeyaz, o güzel parfümünün yerinide omuz başlarından yükselen kusmuk kokusu alınca haliyle lohusa sendromuna girmekten kaçamayan sen..

Ve işte o dönem..Bazı anlarda bebekten ve kocadan uzaklaşıp, herşeyden arkana bakmadan kaçmak istiyorsun..

Peki herşey bu kadar kötü olmak zorunda mı?

Elbette hayır..Yukarıda yazdıklarımın çoğunu az ya da çok elbette her anne yaşamıştır..

Bizzat bende yukarıda hissettiklerimi paylaştım..

Maalesef bunlar bu muhteşem yolculuğun bir parçası, madalyonun öteki yüzü..

Şu an ki aklımla, o ilk zamanlara dönersem bazı şeyleri şöyle değiştirirdim, bu sendromu daha da hafif atlatırdım dediğim ve paylaşmak istediğim şeyler var..
  • İlk 3 ay zordur, sizin çocuğunuz en melek çocuk bile olsa zordur.. Onun için baştan bunu kabul etmek herşeyi biraz daha kolaylaştırır..
  • Dinlenmek, uyumak anahtar kelime! Ben ki yıllarca çokk ama çokk mesaili bir işteydim, sabahladığım çok oldu ama bu başka bir yorgunluk..Bebek uyurken mutlaka sizde uyuyun, uykunuzu aldığınıza emin olduktan sonra da kendinizi şımartacak birşey yapın..Mesela kuaföre gidin manikur yaptırın, fön çektirin :)
  • Doğumdan itibaren ilk 3 ay tabii ki sizi çok sevdikleri için çok dostunuz, arkadaşınız gelecek hele ki hastanede ve ilk günler..Kimse olmasa 2 tarafın ailesi hep yanınızda olacak..İşte o dönemlerde birinin sizin adınıza bu işi çok iyi organize etmesini ve sürekli misafir ağırlama ritüelini rahatlatmasını sağlayın..İçeride bir sürü misafir ve yatak odasında sürekli emziren bir anne depresyona giriş 101'dir..
  • Doğumdan önce bütün ebeveynler sana hiç karışmayacağım der, doğurduğun anda kendi çocuk büyüttü diye kendini bebek profesörü zanneder, attığın adıma bile karışmak ister..Her cümle 'bizim zamanımızda.. ile başlar..' ama kitaplarda böyle yazıyor dediğinde 'biz böyle yaptık, hayret bu yaşa gelmişler' diye sitemle biter..Ebeveynlerle arayı bozmadan bebek büyütmek üzerine ayrıca bir kitap yazılabilir, benim tavsiyem 'bunu doktoruma soralım tamam derse yaparız demek..' :) ve onların bütün bunları iyi niyetle söylediklerini unutmamak..
  • Bebeğinizi alın bol bol açık havada yürüyüşe çıkın, yürümek her zaman iyi gelir..Ama yolda ağlayacak uykusu gelecek, acıkacak..Sonuçta o bir bebek ve onun için herşey çok yeni..Ona kızmayın, merak etmeyin o sokaktan bebeği ağlayarak geçen ilk anne siz değilsiniz, ailesinden bebek geçmiş olan herkes halinizi anlar.. :)
  • Saatlerce emzirirken, kendinizi kötü hissettiğinizde bunun geçici bir süreç olduğunu unutmamaya çalışın.Benim yıllardır yaptığım çok kısa bir meditasyon var, emzirirken çok işime yaradı, gözlerimi kapatıyorum ve o an en çok olmak istediğim yeri düşünüyorum, o yerin kokusunu burnumda hissediyorum, sesleri duyuyorum ve gözlerimi açtığımda çok daha mutlu oluyorum..Tavsiye ederim..
  • Mutlaka ama mutlaka yemek programınızı düzenleyin..Yine ebeveynler size süt olsun diye bir sürü şey yedirip, şerbetler içirmeye çalışacaklar..Sonuçta sütünüz artar mı bilemiyorum ama zaten hali hazırda aldığınız kilolara yenilerinin ekleneceği garanti! Süt için ihtiyacınız olan tek şey bol bol su ve dinlenmiş bir beden..Eve birkaç sürahi alın ve hepsini sabahtan doldurun,bol bol su için..Pratik, tok tutucu ve besin değeri yüksek yemekler yemeye çalışın..
  • Nasılsa evdeyim diye ev kıyafeti olayını abartmayın, aynaya baktığınızda gördüğünüz kadına acımayın :) Pratik bakım, makyaj ürünleri hayat kurtarır..
  • Henüz doğumdan çıkmış bedeniniz için bir iki tane de olsa güzel kıyafet alın, güzel giyinmek moral verir..
  • Ve en önemlisi.. Bu yaşadıklarınız her annenin başına geliyor ve zamanı gelince herşey daha iyi oluyor..Bu bir süreç, anne olmak, ne yeni bir kariyere, ne evlenmeye benziyor..Hayatı kökünden değiştiriyor..Elbette alışmak uyum sağlamak bir günde olmayacak ama hep böyle zor da olmayacak..O yüzden daha iyi olacağını bilerek, o anı kabullenmek en güzeli..
Ve sonunda o zor günler hafiflediğinde ve herşey daha güzel olmaya başladığında, annelik de tadından yenmiyor..:)



Sevgiler,

7 Ekim 2013 Pazartesi

Biraz kurdela, birkaç düğme ve tabii ki silikon tabancası :)

Bir anne için kız bebeğinin olmasının en güzel yanlarından biri de onu bir masal prensesi gibi istediği kadar abartarak süsleyip sokakta arz-ı endam edebilmesidir.



Bende Sarellam'la bu hakkımı sonuna kadar kullanmaya çalışıyorum :) Bunun içinde süslemenin vazgeçilmezi olan ve daha önce de paylaştığım taçlar, tokalar üzerinde çalışmaya devam ediyorum..



Özellikle yeni aldığımız silikon tabancası ile artık daha da özgürüm süslü tokaları hazırlarken..




Tuhafiye'den biraz renkli kurdela, birkaç tatlı düğme ve biraz da lastikli dantel şimdilik işimi şahane gördü..Sare uyur uyumaz taçlarımı yapmaya başladım ve yarım saatte bir sürü taç oldu..

Eğer kızınız, yiğeniniz, arkadaşınızın kızı varsa böyle bir taçla hem güzel hemde kolay bir hediye hazırlayıp onları mutlu etmek çokk ama çokk kolay sanki değil mi? :)

4 Ekim 2013 Cuma

Kabak ilk yemek için fazla tatsız değil mi Sarellam?

Sarellamın 6.ayını doldurduğu ilk gün, aynı zamanda minik minik ek gıdaya da başladığımız gün oldu..

Alerjik bir bünyeye sahip olduğu için doktorumuz diğer bebeklerden belki biraz daha farklı bir harita çizdi yemek için..

Öncelikle kavanoz mamaları ve kaşık mamaları tamamen yasak..İçeriklerinde +C vitamini yazsada bunun aslında koruyucu maddeyi kamufle etmek için kullanıldığını söyledi doktorumuz, bu nedenle de yasakladı..

Bebekler, meyva yedikten sonra sebzeleri yemek konusunda isteksiz davrandıkları için önce sebzeden başlattı..

Şu an yedikleri vücuduna yarar sağlamıyormuş, sadece çiğnemeyi öğrenmesi için yediriyormuşuz, esas 8.ayda yarar sağlamaya başlayacakmış vücuduna..


Veeee darada dann..İlk yemeğimiz kabak..:)

Bir çay kaşığı kabağı haşlayıp biraz zeytinyağıyla döküp çatalla ezip verdik..3 gün kabakla devam edip üstüne 3 gün haşlanmış patates sonra da 3 günde havuç haşlayıp ekleyeceğiz..

Bu ilk deneyimden anladım ki, Sarellam'da anası gibi yeni şeyler denemeye çok açık..Çok sevmese de kabağın tadını yemeye devam etti..

Sonrasında siz bu iğrenç şeyleri nasıl yiyorsunuz dercesine göğsüme saldırdı ama yine de ilk deneyim için başarılı geçti diyebiliriz sanki ;)

Çılgın kabak, havuç ve patetes üçlüsünden sonra, yeşil sebzeler ve en son meyvalara geçeceğiz.

Yeni tatlar, yeni heyecanlar..Bakalım nasıl olacak :)


2 Ekim 2013 Çarşamba

Sarellam büyüdü, o artık 1/2 yaşında! :)

Dün sadece yağmurlu bir yorgan altı günü değil, aynı zamanda Sarellamın 6. ay günüydü :)

 1/2 yaşını doldurduğu için babanesinde ona minik bir kutlama yaptık ve Sarellam ilk pastasının mumlarını üfledi(bende yardım etmiş olabilirim biraz:)) biz de gıyabında pastasını afiyetle yedik :)

Bu şekilde masanın kenarında bırakmadık tabii ki, hala arkadan çaktırmadan tutuyor :)

O artık oturabilen, daha bilinçli(hatta belki biraz fazla:)) ve ilk ek gıdasını almış tosuncuk çok tatlı bir Sarella.. :)
Halasının Topitopu :)

Ona kışın giyer diye hamileyken aldığımız kıyafetler şimdi üstüne tam oluyor, içinde kaybolduğu uyuma yastığından artık bacakları sarkıyor..Değişmeyen tek şey belki de o tatlı gülümsemesi..
Anneyle poz olmazsa olmaz 

5. aydan bu yana baktığımda Sarellam bu ay artık oturabiliyor, çok kolay dönebiliyor, söylediğimiz ve yaptığımız her şeyi ama her şeyi taklit ediyor, kızdıysa süper trip atıyor :), yardımla ayakta durmaya ve adım atmaya bayılıyor, artık her isteyenin kucağına atlamıyor, dedeler-anane-babane-halasını çok iyi tanıyor ve ailesi olduğunun farkında, oyuncaklarıyla iki elini kullanarak oynuyor, onları yere atmayı çok seviyor ve bana daha da yapısık yasıyor..

Bunlarda Sarellamın hediyeleri..:
Sweatshirt : Zara Kids
Conversemsi botlar : Fulya Kids

Birlikte ilk sonbaharımız başlıyor..Birlikte yepyeni şeyler keşfedeceğimiz, yine çok gülüp çok şaşıracağımız bir ay bizi bekliyor Sarellam..:)

Seni çokkkk seviyorummmm..