4 Mayıs 2016 Çarşamba

İki kardeş arasında uçurum itinayla nasıl yaratılır?


Ben tek çocuğum, tuzum kuru şahsen. :) O yüzden duruma da çok dışarıdan tarafsızca bakabiliyorum..

Aslında olay bu haftasonu bir kitapçıda dolanırken, hemen yanıbaşımda istemsizce duyduğum bir konuşmadan çıktı. Olay tam olarak şu,  anne 8-9 yaşlarındaki oğluna çok sert bir ses tonuyla 'Bak kardeşini gözden kaçırdın, sana eksi puan yazıyorum! hemen git ve kardeşini bul, ben kitaplara bakarken onu oyala' demesiyle başladı. Duyduğum bu zalimce, evet bayağı zalimce tavır karşısında ben bile resmen sinirden zangır zangır titrerken, çocuk annesine aynen şöyle dedi 'Anne kaç defa söyleyeceğim kardeşimi sen doğurdun, o senin çocuğun ve onu gözden kaybetmemek oyalamak senin sorumluluğun benim değil. Ben yalnızca çocuğum.' Hani derler ya ağzını öpeyim, nasıl ki annesini silkelemek istediysem aynen gidip çocuğu da yanaklarından öpesim geldi. Ama anne devam etti, 'Sen abisin tabii ki bu senin sorumluluğun, kardeşine sahip çık' Aferin anne, on numara beş yıldız, çocuk artık kardeşine sahip çıkacak!

Eminim ki anne aslında kendi içinde gayet iyi niyetliydi ( Aksine inanmak istemiyorum) ama artık tembelliğinden mi, ikinciye enerjisi yetmediğinden mi sorumluluğu yıkacak birilerini arıyordu ve hemen yanıbaşında abi vardı. Çocuğunun bilinçaltına neler yaptığının farkında mı acaba?

Şimdi dönüp hemen olaya abi açısından bakalım mı? Mağazada gördüğüm kadarıyla abiyle kardeş arasında 6 ile 8 arasında bir yaş farkı vardı. Yani abi hayatının en azından ilk 6 yılını tek çocuk olarak el bebek gül bebek geçirmiş, oğluşum diye şımartılmış bir çocuktu(ülkemizde ilk çocuk erkekse aksi imkansız) muhtemelen anne hamile kalınca başına geleceklerden habersiz çok da sevinmiştir. Kardeş doğduğunda o da muhtemelen ilkokula başlamış olsa gerek, yani aslında hala çok küçükken, birden ufacık, sürekli ağlayan başka bir çocuğun sorumluluğu omuzlarına yüklenmiş üstelik artık anne babasının biriciği de değil çünkü artık iki kişiler. Ona bakması, onu oyalaması, ona abilik yapması gerekiyor çünkü o önce doğmuş. Annesi kitapçıda bile onu rahat bırakmıyor, sorumluluğu ona yüklüyor o derece bunaltıcı bir durum..

Çocuk, her ne kadar günümüzün bol folik asitli bir bireyi olarak annesine ağzının payını verdiyse de her gün kimbilir kaç defa duyduğu bu 'sen abisin' cümlesi yüzünden ne hissediyor ya da ileride ne hissedecek olabilir kardeşine? Bilinçaltına işlenen bu haksızlık duygusu hayatında nasıl tahribatlara neden olacak? Belki kendini kardeşine karşı gerçekten sorumlu hissedecek ve birgün bu duygunun altında ezilmiş hissedecek kendini ve kardeşinden soğuyacak ya da başından beri bu durumdan nefret edecek ve başından kardeşinden soğuyacak kimbilir..Ama buradan olumlu bir duygu çıkması kolay değil..Kendimizden başka bir çocuğun sorumluluğunu, kendimiz çocukken alabilseydik zaten evren o şekilde işlerdi, o yaşta kendi çocuklarımızı doğururduk, doğuramadığımıza göre sorumluluğunu da alamayız değil mi?

Sonuç olarak, ne abiyi/ablayı bu gereksiz sorumluluk altında ezelim, ne kardeşi gereksiz beklenti içine sokalım..Bir çocuğun hangi sırayla doğarsa doğsun, sorumluluğu sadece anne babaya aittir başka hiç kimseye değil..Kardeşi olduğu için zaten hayatı darmadağın olan çocuğa tam tersi daha çok destek olunmalı, onun hala önemli ve değerli olduğu duygusu aşılanmalı, sorumlu olduğu için değil çok sevdiği için kardeşine destek olmasına yardım edilmeli..

Şimdiye kadar şahit olduğum şahane kardeşlik ilişkileri de hep en yakın arkadaş gibi olunan kardeşlikler..Hepsi birbirine çok destekler, sanki ele ele dünyayı sırtlarına alabilir, kimseye muhtaç olmaz gibi öyle güçlüler ama aynı zamanda kimse kimsenin 2. anne babası da değil, anne baba bir tane..Belki de işin sırrı budur :)