5 Temmuz 2015 Pazar

Afacan Çocukla Tatilin İpuçları

Sevgili okur, eğer çocuğun ağladığında sesi 3 apartman öteden duyulmuyorsa, sen zaten çok şanslı bir insansın, hemen al çocuğunu tatile kids club'ı olan her hangi bir yere git zaten mutlu mesut tatil yaparsın :)

Tatil başladı dakika 1 Sarellam bahçedeki fıskiye ile oynuyor :)


Amaaa..Benim tatlı Sarellam gibi, en ufak çığlığı yan apartman duyulan, asla yemek masasında oturup yemek yemeyen, pusete oturmayan daimi inatçı bir bebeğiniz varsa yamacıma gelin..:)

Size 2 haberim var, öncelikle iyi olandan başlamak isterim. Son 3 senedir her türlü tatil yöntemini denemiş bulunuyoruz.

Kötü haberse %100 doğru yöntemi henüz bulamadık.

Ama en azından deneyimlerimizi paylaşıp, doğruya yakın çözümlerimizi paylaşmak isterim..

  • Ev tutmak doğru bir yöntem olabilir..Ama :) yanınızda mutlaka ev işlerinde size yardım edecek biri/birileri olmalı, çocuğu bana bırakın siz biraz yalnız gezin çocuğum diyen anane/babane candır yoksa tek başınıza hem çocuğun peşinde koş hem yemek, çamaşır derken tatil bitsin diye gün sayarsınız(saymışlığım var )
  • Gittiğiniz yerin gerçekten kaliteli bir kumu, sığ, tertemiz ve sıcak bir denizi olması çok önemli. Yoksa asabi kuşunuz bu deniz soğuk girmem, dibi görünmüyor girmem, korktum çok derin girmem diyebilir. Ya da Sarellam gibi kumu sevmeyip kumdan bir tanecik bile kale yapmayabilir. Tüm günü ayak yıkama musluğunun önünde ellerini yıkayarak geçirebilir.
  • Tabii eğer sahilde eğlenceli bir çocuk grubu varsa yukarıda saydığım tüm koşullar anında çocuk tarafından idare edilebilir de :)
  • Herşey dahil bir otele gidiyorsanız, kids club'ın gerçekten çokk iyi olmasına dikkat edin, mümkünse tavsiye üzerine gidin. Malum hem sizin hem çocuğunuzun gününün yarısı orada geçecek, en azından sizinde biraz eğleneceğiniz bir yer olsun.
  • Yine otelde ve evde kocaman bahçeler hem iyi hem kötü birşey..Başını alıp gitmeyi seven ve seslendiğinizde burdayım demeyen bir çocuğunuz varsa ki benim var, sürekli panik atak yaşayabilirsiniz. Ne kadar küçük alanlı yer o kadar az kaybolma riski.
Mesela bizim ki gibi böyle bahçesi olan bir eve gerek yok :)

Marketin önündeki salıncağa kurulan Sarella, ayakkabıları da atmış keyif yapıyor :)
  • Yine gittiğiniz yer düz duvara tırmanan çocuklar için güvenli mi, yoksa her an başına pahalı bir vazo düşebilir mi çok önemli..Ne kadar minimalist ve sade bir dekorasyon o kadar iyi.. :)
  • Yanınıza her deniz kenarına inişte en az 5 mayo, 3 tane de üst kıyafeti alın..Siz değiştireceksiniz o ıslatacak. Anne ıslanmış diye gelecek :)
  • Ve tabii havuz/deniz-oda ya da ev mesafesi de yine çok önemli..Uzun mesafelerde hayıııır pusette oturmam ama yol da çok uzun yürümem diyen hatta ses tonuyla bunu tüm otelin duymasını sağlayan bebeğiniz için kucakta taşıma mesafesi hayati önem taşır.. :) Sonra tatil ertesi nerde benim ağrı kesicim diye dolaşırsınız benden söylemesi..
  • Bir de tabii ki en sevdiği oyuncakları ve kitapları yanındaysa günün 1-2 saatini filan onlarla kurtarabilirsiniz.
Tatile 5 çift ayakkabıyla gittik ama tüm tatili çıplak ayak geçirdik. :)

Gelelim tamamen kişisel deneyimlerle gidilebilecek yerlere, yapılabilecek şeylere...

  • Güral'ın tüm tesislerini gönül rahatlıyla önerebilirim..Biz Sapanca Güral'a ve Ali Bey'e gittik. Özellikle Ali Bey'deki aqua park tam bir çocuk cenneti, ben bile çok eğlenmiştim. :) Sapanca'da ki otelde de şöyle bir şans var, çocuk havuzu çok güzel, bahçede salıncaklar var. Üstelik bir ebeveyn çocukla ilgilenirken diğeri şahane spalarında keyif çatabiliyor.. :)
  • Bodrum-Akyarlar..Biz ev tutma yöntemini denedik, çok başarılı olduk diyemeyeceğim. Geçen sene aynı yerde otelde kalmıştık, Akyarlar tek bir kez bile akşam yemeği yiyemediğim kısmını hariç tutarsak gerek denizin çok sığ, temiz ve sıcak oluşu gerekse eğlenceli çocuk ortamı dolayısıyla kalbimi kazanmış bir lokasyon.(Bazı beachlerde öğlen ev yemekleri de çıkıyor ki, rahatça çocuğunuzun karnını da doyurabilirsiniz.)
Sokaklarda özgür kız Sare, peşinden koşmaktan yorulmuş anne baba..

  • Ama yurtdışına gidecekseniz mutlaka ev tutun, orada yemek micro dalga sistemi ısıt-ye olduğu için hem yorulmazsınız hem de ev konforu iyi gelir..Çocuğun uyku saatlerinde küçücük bir odada tıkılıp kalmazsınız.
  • Yurtdışındaysanız bol bol park bahçe açık alan gezin, müze ziyaretlerini çocuksuz bir tatilde tekrar gelmek üzere erteleyin derim kendi ruh sağlığınız için..Yaşadıklarımı yazsam kitap olur derler ya ben anlatmayayım ama siz gitmeyin :)
Sareyle tatil pozu, tabii ki kameraya bakmıyoruz :)

  • Kimlik, para kredi kartı gibi şeyleri mümkünse cebinizde saklayın. Bu veletlerin peşinden koşarken bir de çantalar tam mıydı derdine düşmeyin. Bizim yurtdışında öyle bir çanta kaybetme hikayemiz var, akıllara zarar..:)
  • Tatil köyünde/otelde bir şaşkınlık yapıp da a la carte restaurantta filan gideyim demeyin. Çocuğunuz bir saniye masada oturmayacağı ve tüm masaları ziyarete gideceği için canınızın sıkıldığı ve aç kaldığınızla kalabilirsiniz. Ne kadar kalabalık, bol seçenek o kadar iyi..:

Kısaca afacan, ses tonu yüksek, kabına sığmayan bu tatlı veletlerle tatil hiç kolay değil, şekli nasıl olursa olsun..

Yine de Sarellamsız daha tek bir geceyi dışarda ayrı geçirmemiş bir anne olarak, en güzel tatil çocuğunla birlikte olduğun tatildir diyorum :)



Sevgilerrr

27 Haziran 2015 Cumartesi

26 aylık emzirme döneminin sonuna geldik, vatana millete hayırlı olsun :)

Mütevazi olamayacağım, galiba hayatta kendimle en çok gurur duyduğum şeylerden biri bu konu çünkü..

Sareciğe hamileyken her gün dua ederdim sütüm bol olsun diye, neler yapabilirim nasıl süt arttırılır diye araştırır dururdum.

Sonunda son 26 aydır her gün şükrederek ve çokk severek tamamladım bu süreci..

Öncelikle 26 ay dolu dolu emzirmiş bir anne olarak söyleyebilirim ki bu işin üç bacağı var. Birincisi sütünüzün bol olması, ikincisi göğüslerinizin sağlıklı kalması ve en önemlisi çevre baskısı 

Sütün bol olması için yapılacak tek şey var, su içmek. Ben hele ki ilk sene her gün 5 lt su içtim.

Sare çok alerjik bir bebek olduğu için doktorumuz ilk muayene de şöyle dedi, 2 seneden biraz fazla süre benim sana verdiğim rejimi uygular ve emzirirsen sonunda çocuğunun alerji diye birşeyi kalmaz. 

İşte bu cümleden itibaren tüm kırmızı, sarı, turuncu, mor, yeşil sebze&meyvalar ve deniz mahsulleri, süt ürünleri, tavuk ürünleri, baklagiller ve hatta dana eti hayatımdan çıktı..En sevdiğim domatesten tutun da çok basit bir salataya ne bileyim mesela naneye kadar kadar hatta en son ekmeği de yasaklamıştı doktorum neredeyse hiç bir şey yiyemedim. Yasak olmayan ve sınırsız yiyebileceğim tek şey mısırdı.

Bu dönemde herhalde hayatımda bir daha hiç yemeyeceğim kadar çok mısır yedim. :)

Bu kısmı özellikle alerjik bebeği olan anneler için yazıyorum, bebeği bu durumda olup, bu şekilde bence dünyanın en zor rejimlerinden birini yapan annelerle Happy Kinder'de de karşılaşıyoruz. İnsan çocuğu için herşeye katlanıyor tabii ki ama acaba içinde hep bir korkuyla..gerçekten iyi olacak mı? Sonu belli olmayan karanlık bir tünelde son hız gidiyor gibi oluyorsun ucunda aydınlık olacak umuduyla..

Güzel haberi veriyorum tünelin sonu aydınlıkmış :)

Sare şu an 27 aylık ve yumurtayı toplu iğne kadar başı yese vucudu kan toplarıyla dolardı , şu an 1 yumurtayı gayet güzel yiyebiliyor, inek sütü içebiliyor hatta domates ve çilek bile yiyebiliyor.

Gerçekten alerji sorunumuz bitti :) Anne sütü mucizesi diye ben buna derim!

2. konuda sürecin iki taraf içinde mutlu olması için sağlıklı göğüslere sahip olmak..Kanama, tahriş olma gibi durumlarda anne çok canı yandığı için ister istemez bu süreçten yorulabiliyor. Bunun için mucize önerim hemen aşağıda..

Bana bu reçeteyi eczacım vermişti, uyguladım tek bir gün bile canım yanmadan yoluma devam ettim.

Bepanthane krem
Evicap(e vitamini kapsülü)
Badem yağı
medicassol krem

Hepsini ufak bir kapta karıştırıp, doğurmanıza 10 gün kala sabah, öğlen, akşam sürüyorsunuz(Hatta mümkünse her fırsatta). Aynı şekilde doğumla beraber de bu uygulamaya devam edip yanında bu iş geliştirilmiş iyi bir krem kullanırsanız fıstık gibi canınız acımadan bu süreci bitirirsiniz benden söylemesi.

Ve en önemli bacağa geldik. Çevre baskısı!

Çevrenizde annenizden tutun da sokaktaki bir yabancıya kadar kendi çocuğunu o ya da bu sebepten emzirememiş bir sürü kadın, ayyy canım zaten anne sütünün %99'u su, ne gerek var emzirmeyeeee valla benim doktorum çok gereksiz hiç bir faydası yok dedi diyecek :)

Eşiniz dahil bir sürü insan 'anladık çok emzirdin hadi artık bırak' diyecek, diyecek de diyecek..

Bir müşterimiz anlatmıştı, tüm aileyi toplamış bir gün, bakın demiş göğüs beni göğsüm, çocuk benim çocuğum, istediğim kadar emziririm rahat bırakın artık göğüslerimi..:)

Aynen katılıyorum, göğüs sizin göğsünüz, kurduğunuz iletişim sadece size ait, faydalı olup olmadığına da siz annesi olarak karar verebilirsiniz.

Bazı çocuk 10. ayda kendi bırakır, ona o kadarı yetmiştir, bazı çocuk Sare gibi 26 ay emer bırakır, her çocuk kendi ihtiyacına göre emer. 

Sonunda bırakırken öyle büyük travmalara, acı kırmızı biberler sürmeye filan da gerek yok. Ona artık abla/abi olduğunu ve bebeklerin sütü anneden çocukların bardaktan içtiği anlatmak yeterli oluyor. 2-3 gün kabullenme süresi oluyor tabii ki çok ağlıyor ama ona şevkatle hep bunu tekrar edince ve ona güzel sütler ikram edince (ben tarçın kabuğu filan koymuştum tatlansın diye sütünün içine) en geç bir hafta sonra kendinden bırakıyor..

Çok uzun bir yazı oldu buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ederim :)

Bence dünyadaki en güzel bağlardan, ilişkilerden biri bu.. tadını çıkartın! :)

Umarım tüm hamilelere ve yeni annelere yardımcı olabilmişimdir. 

Sevgilerr,










5 Mart 2015 Perşembe

Çocuklarımız için acil durumlarda ilk yardım eğitimi


Geçen haftalarda Şehrin Çocuk Hali'nin düzenlediği İlkyardım eğitimi Happy Kinder'de gerçekleşti.
Açıkçası bu eğitimin bizde olacağını ilk duyduğumda hmm faydalı birşeyler duyacağım herhalde demiştim ama bu kadar hayati şeyler öğreneceğim hiç aklıma gelmemişti.

Son derece zevkli, neredeyse doğumgünü gibi hazırlıklar yapılan kış bahçemizde ilkyardım sanıyorum ancak bu kadar keyifli anlatılırdı. Buradan öncelikle bu şahane organizasyon için Şehrin Çocuk Hali'ne ve sitenin sahibi Özge Lokmanhekim'e, bize birbirinden değerli bilgiler veren  eğitimcimiz Tüten Çelebioğlu'na, hayran kaldığım organizasyon masası için Partyfoni'ye ve sahibi Seray Koçak'a çok teşekkür ediyorum.






Şimdi gelelim esas konuya..Bu eğitimde çocuğumuzun başına gelecek aksiliklerde nasıl davranmalıyız onu öğrendim..Hiç olmasın ama oldu ki üzerine kaynar su döküldü, birden bire nefessiz kaldı, yolda köpek ısırdı, parmaklarını elektrik düğmesine soktuğunda neler yapmalıyız?

Ve hatta eğitimin sonunda düşündüğüm şey şu oldu, ben bu durumlar için neden daha önce hiç eğitim almamışım ki!

Sizinle eğitimden aldığım notları paylaşmak istiyorum ama şunu da belirtmeliyim ki, bunlar kesin yapılması gereken şeyler olmayabilir tamamen benim o derste anladığım notlardır..
Daha detaylı bilgi için, CPR Kids videolarını izleyebilir ve çocuklar için ilkyardım eğitimlerine katılabilirsiniz.



Öncelikle öğrenilmesi gereken bilgi, sanıyorum 112 ile ilgili..Acil bir durumda 112'yi aradığınızda, ambulans sizi o an müsait olan ve sizin ihtiyacınıza uygun devlet hastanesine götürüyor.

Oysa ki, özel bir ambulans (eğer önce sağlık sigortanızın olduğu şirketi arayıp oradan ambulans talep etmemişseniz) sizden nakit olarak ambulans bedelini almadan hastayı götürmüyor. Söz konusu rakamda hali hazırda her an nakit olarak taşınabilecek bir tutar olmadığından, zamanla yarışırken eğer yanınızda nakitiniz yoksa ya sigorta şirketinizi aramanızı ya da 112'yi aramanızı tavsiye ediyorlar..

Yanık içinde yine 114'ü aramamız gerekiyor. Bizi yanık servisi olan en yakın hastaneye götürüyorlar.

Gelelim ilkyardım bilgilerine..

Çocuk havale geçirdiğinde çocuğu yere yatırıp yan çevirmek, çocuğun hava yolunu açık tutmayı sağlıyor, sonrasında hemen ambulans çağırmak gerekiyor.

Havale belirtileri, gözlerinin kayması, tepkilerinin tuhaflaşması..

37.5 derecede havale geçiren çocuklar varmış, yani ateşin çok yükselmesi havalenin olmazsa olmaz şartı değilmiş.. 

Yüksek ateşte en önemli şey bol su içmek. Ateşi yüksekken çocuğa çok yemek yedirip vücudun ateşle olan savaşını yemeğe enerji harcatarak bölmemeliyiz. Bol sıvı vermeliyiz.

Bir de yanıktan bahsetmek istiyorum. Çocuklarda yanan yeri 20 dk soğuk suya tutup ardından strech filmle sarmak ya da bulamazsak naylon torba geçirip havayla temasını önlemek çok önemli..Bunu yaptığımızda yangının derinin iyice içine doğru inmesini önlemiş oluyoruz.

Ve eğer oldu ki kıyafeti üstünde yandıysa, o zamanda hemen kıyafeti üstünden çıkarmıyoruz ki deri yanıkla beraber kalkmasın..Kıyafetin üzerinden suya tutuyoruz, sonrasında makasla keserek kıyafeti çıkartıyoruz ya da en iyisi doktor çıkartıyor..

Benim bu eğitimden öğrendiklerimden bazıları bu kadar..

Umarım işinize yaramıştır..Daha fazlası için ilkyardım eğitimlerini takip etmenizi öneririm..:)

Sevgiler,