30 Aralık 2013 Pazartesi

Hooo Hooo Happy New Year

Sevgili 2013, sana sevgili dediğime bakma tamamen nazik bir insan olmamdan, yarın artık inşallah gidiyorsun hayatımızdan..

Böyle başladım diye sanma ki kişisel olarak sana bir husumetim var..Biliyorsun en sevdiğim sayılardandır 13, hep uğur getirmiştir, hayatımda kocaman kocaman değişiklikler yapmıştır..Bu sene cüssesi 2.880 gr olsa da, en büyük ve güzel değişikliği getiren yine sen değil misin zaten? 

Ama gel gör ki bu defa çok sevmedim seni 2013..Ülkeme o kadar garip şeyler yaptın, öyle güzel tatlı insanları aldın ki gökyüzüne bir türlü ısınamadım sana..Isınmak demişken o sımsıcak yazda doğru dürüst uzun bir tatilde yapamadım, onu da yazıyorum bir kenara haberin olsun..

Yine de iyi kötü bir sürü şeyi de sende öğrendim ama kabul ediyorum..

Neler mi?

Mesela her gün üstüme defalarca kussa biri, hatta ilk kez giydiğim ve bayılarak aldığım gömleklerim ilk giyişte çöp olsa da, kusan bıdık endişelenmesin diye 'aman da ne güzel çıkartırmış fazlalıkları benim güzel kızım' diye şen kahkahalar atabildiğimi öğrendim..

Küçükken annemden dinlediğim tüm masalları kafamda nasıl karıştırdığımı, kızıma masal anlatırken, kırmızı başlıklı kızdan girip, hansel&gratel'den nasıl çıktığımı anlamadığımda öğrendim..

Anne olunca anlarsın dediğinde annem, gerçekten o anda hissettiklerini sadece anne olunca anlayabildiğimi öğrendim..

Hayatımda biri için en sevdiğim sebze olan domatese elimi bile sürmeden 9 ay geçirebileceğimi öğrendim..

Sabah 7'den aksam 9'a kadar kucağımda 10.5 kg taşıyabildiğimi hatta dans edebildiğimi hatta tek elimle taşırken diğer elimle de kukla oynatabildiğimi öğrendim..

Hiç uyumadan da yaşanabildiğini öğrendim..:)

Uykusuzluğun yarattığı etkiyi yüzden silmek için çok iyi makyaj malzemeleri olduğunu da öğrendim tabii bu vesileyle :)

Aldığım her şeye ilerde belki o da kullanır demeyi, kuracağım işi bile ilerde belki o devam eder diye düşünmeyi öğrendim..

Anne kelimesi bir kadının duyabileceği en romantik kelimeymiş meğer onu öğrendim..

Birine her baktığımda içimde bir şeylerin eridiğini, içimde bir yerlerde meğer hiç bilmediğim kadar büyük bir sevginin olduğunu ve o sevginin verilmek üzere ait olduğu kişiyi beklediğini öğrendim..

Birinin canı yandığında kalbime matkap sokuluyormuş gibi hissedebiliyormuşum meğer, kendi canımı hiç düşünmeden biri için verebileceğimi öğrendim..

Ve en önemlisi yeniden çokk mutlu olmayı, kahkahalara boğulmayı, güzel hissetmeyi, değerli olduğumu hissettim..

Ve hep bildiğimi sandığım gerçek dostluğun kıymetini bu sene de daha da iyi öğrendim..

Babam adımı bile unutunca biri büyük biri küçük iki bebeğe birden bakmayı öğrendim..

Yani 2013 Dünya için olduğu kadar, benim hayatım içinde tam bir aydınlanma yılı oldu..

Umarım bu satırları okuyan herkes 2013'den payına düşen güzellikleri almış, huzurla veda ediyordur eski yıla..:)

Öyleyse..

Daha dolu dolu yaşadığımız, daha çok şey keşfettiğimiz, daha çok gezdiğimiz, sağlıklı, huzurlu, bol kazançlı, aşk dolu bir 2014 için Shakira kemerlerimizi takıyoruz, kalkış için hazır mısınız? :)))

26 Aralık 2013 Perşembe

Bronşitin vurduğu Sare ve alınacak dersler

Yeni yıla bu kadar az zaman kala aslında yazacak çok daha güzel şeylerimiz var Sarellamla..Ama önce bir süredir hayatımızın orta yerine konan bu grip-bronşit- adı artık herneyse onu yenmeliyiz..

Sarellamla, babasını bir yurtdışı seyahatine yolcu ettikten sonra aslında herşey çok iyi gidiyordu, parklar, bahçeler, bol bol gezmeler, babaanede kalmacalı bol gülmeceli günler..
Hasta ama hala aklı fikri piyanoda zibidinin.. :)

Ama bir gün biz bir hata yaptık ve Sarellamı da alıp haftaiçi bir perşembe sabah Ikea'ya götürdük, neymiş efendim yeni oyuncaklar alalım, yılbaşına süsler alalım diye..Yani niyetimiz gayet iyiydi, haftaiçi sabah da boş olur diye düşündük ve gittik..

Arkasından o gece biraz evde üşüdük, ertesi gece Sarellam kustu ama hiç mikrop kapmış olacağını düşünmedim açıkçası, ertesi gün babasını karşılamaya giderken ido'da yine kustu, deniz tuttu herhalde diye düşündüm ama işte o gece Sarellam gece yarısı ateşler içinde yanmaya başladı..

C.tesi ve pazar gündüzü ateş düşürücü şurupla ve sirkeli bezlerle geçirdikten sonra pazar akşamı daha fazla durmamaya karar verip özel bir hastanenin çocuk acilinde aldık soluğu..

Doktor bağırsaklarından enfeksiyon kapabileceğini muhtemelen rota olduğunu söyledi ve antibiyotik, mide bulantısı için şurup ve bağırsak için rahatlatıcı bir ilaç verdi..Serum yapılmasını istedi..

Gelin görün ki benim tombik Sarem'de , tam da bu tombikliği yüzünden damar bulunamadığı için serum yapılamadı..

Rota aşısı yapılmış olmasına rağmen birkaç gün önce rota kapan bebeklerin otizm'e dönebileceklerini okuyan ve bebeğimin damarı bulunamadığı için bacakları delik deşik olduğunu gören bense başladım hastanenin ortasında çocuklar gibi zırıl zırıl ağlamaya..

Konu hastalık ve hastane olunca gayet soğuk kanlı olan ben, bebeğime iğneler batınca, kalbime biri matkapla giriyormuş gibi hissettim..Hani anne olmadan anlamazsın derler ya işte o an tam olarak anladım ne demek istendiğini..

O gün eve serum yapılamadan dönünce, araştırdık ki damar bulma cihazı diye birşey var..Bizim kızımız gibi damarı kolay bulanamayan hastalarda damarın yerini tespit ediyor.Maalesef her hastanede yok ama eğer böyle bir sorununuz varsa bizim gibi delik deşik olup eve dönmemek için hep gittiğiniz hastaneye bu cihazdan olup olmadığını sorabilirsiniz..

Bu arada hep kendi doktoruyla da iletişim halindeydik Sare'nin..Dün öksürük krizine girince apar topar kapısında aldık soluğu..Meğer kızım bronşit olmuş..2-3 gün daha tedavi olmasaydı ya zatürre ya da kulak iltihabı olurdu dedi doktor..Ve ilk sorduğu soru perşembe günü nerede mikrop kaptı? 

O yüzden kıssadan hisse bebeklerinizi bu tarz alışveriş merkezlerine götürmeyin..En boş olduğu saatlerde bile mikropların dans ettiği bu mekanlar yüzünden kuzularımız hasta olmasın..

Ve yine diğer kıssadan hissemiz, doktor çokk önemli.. Gittiğimiz üç doktorda farklı şeyler söyledi(arada bir de sağlık ocağına götürdüm Sareyi aynı gün), kendi doktorumuz görmese yanlış teşhisler yüzünden sadece bağırsak ilacı aldığı için şu an Sarem belki de zatürreydi..

Bir diğer konuda bebeğe antibiyotik vermenin zorluğu..Yaşayan anneler bilirler, ilaçlar toz şeklinde Sare gibi akıllı bıdıklar suyla ilacı içmiyor daha doğrusu suyun içinde birşey olduğunu hemen anlıyor..En güzeli elma kompostosu(tabii ki sekersiz) yapıp elmaları da içine biraz ezip ilacı içine koymak..Tadı da güzel olduğundan güzelce yiyorlar :)

Şimdi ilaçlarımızı alıp biz evde iyileşmeye çalışıyoruz.. Birlikte ilk yeni yılımıza çok sağlıklı girmek istiyoruz :)

18 Aralık 2013 Çarşamba

Muzipo Kids Yılbaşı Partisi

Muzipoyla tatlı Eylül'ümüzün doğumgününde tanışmıştık..

Çocukların bol bol hareket etmelerini sağlayan, b-fit'in kurduğu bir çocuk hareket üssü Muzipo..

Sizde miniğinizi yılbaşı partisine götürüp 2013 yılını eğlenerek ve bol bol zıplayarak kapatmasını isterseniz haydi Muzipo'nun yeni yıla hoşgeldin partisine! :)


16 Aralık 2013 Pazartesi

Tütü Aşkına!

Sevgili kız anneleri, sorarım, hangimiz kapılmadık tütünün cazibesine..Minik, tatlı mı tatlı kızımızı rengarenk tütülerin içinde hayal etmedik, fotoğraflamadık..

Ama tütünün de en kabaranı, en süslüsü, tacıyla t-shirtüyle takım olanı lazım ki foto çekiminde ya da partiye giderken eyvah simdi ne giydireceğim derdi olmasın..


Daha birkaç ay önce liseden sevgili arkadaşım Seyhan'la parkta çocuklarımızı sallarken, kaliteli ve güzel tütü bulmanın zor olduğunu konuşuyorduk ve gerçekten kaliteli, güzel tütüler yapmayı planladığından bahsediyordu..

Planlarını hayata geçirmiş ve Tütüstar tüm kız annelerinin, halaların, teyzelerin huzuruna çıkmış..

Ben takımlara bayıldım, şimdiden 1 yaş doğum için Sareye nasıl bir takım alsam diye düşünmeye başladım bile..






Yılbaşı yaklaşırken kızınıza,yiğeninize, torununuza ya da arkadaşınızın kızına bu tatlı tütü takımlarından almak isterseniz Tütüstar'a facebook ve instagram hesaplarından ulaşabililirsiniz..:)


14 Aralık 2013 Cumartesi

Bir çocugun en temel ihtiyacları nelerdir?

Keşke bu sorunun cevabı kapsül şeklinde olsa ve markette satılsaydı, sanırım hepimiz alıp verirdik çocuğumuza değil mi?

Derya deniz bu konuda her ebeveynin kendine göre bir yol haritası mutlaka vardır, bende bayılarak okuduğum bir kitaptan, Prof. Dr. Yankı Yazgan ile '99 Sayfada Bebeklikten Çocukluğa' söyleşisinden bir parçayla bu konuya dokunacağım..

Yankı Yazgan bu soruya, ' İhtiyaçların başına, bir yere ait olma ve kendine güvende hissetme ihtiyacını koyabiliriz..Diğer önemli bir ihtiyacı ise düzenin ve kuralların geçerli olduğu bir ortamda yaşamak.Kendini güçlü hissetme ve aynı zamanda daha güçlü gördüğü birisiyle beraber olma ihtiyacı da var.Bu güçlü biri, ilk yıllarda anne babadır.

Çocuğun temel ihtiyaçlarından birisi de kafa tutabilme hakkı..Kafa tuttuğu için ezilmemesi bu hakkın ilk koşulu.Diğer koşulu ise görüşlerini ifade ettiğinde, eğer kabul görmezse, bunu kabullenebilmesi. Kendi görüşünü cezalandırılma korkusu olmadan ifade edebilmesi çok önemli.

Bir başka temel ihtiyacı, merak edebilmesi ve merak arzusunun tatmin edilmesi.

Oyun, öğrenme, tabiatta dolaşma, soru sorabilme, gezebilme ise diğer ihtiyaçlar..

Çocuğun bütün bu temel ihtiyaçlarını karşılamadan, sadece, 'seni çok seviyorum' ya da 'sen benim için çok değerlisin' diyerek kendisini değerli hissetmesini sağlamak mümkün değil.'

Bana çok önemli bir şey öğreten bu paragraf umarım başka anneler içinde ilham olur..

Bunun gibi bir sürü konuda çok güzel açıklamaları olan röportaj şeklinde hazırlanan bu şahane kitabı İş Bankası Yayınlarında bulabilirsiniz..

5 Aralık 2013 Perşembe

Evde yoğurt yapma maceralarımız ve keçi yoğurdu

Evet macera diyorum çünkü hiç kolay olmadı arkadaşlar..

Tıpkı pilavda olduğu gibi yoğurt dersinde de ikmale kaldım, kıvamı bir türlü tutturamadım..

Bir iki denemeden sonra hemen annemi aradım ve 'anne bizde bir yoğurt yapma makinesi vardı o nerdee acabaa?' diye sordum..Tabii en son 32 sene önce benim için kullanılan emektar görüntüde sağlam olsa da sizlere ömür olmuştu çoktan..
Yoğurt seven kamyoncu temööööö


Ne yapsam da evde güzel mi güzel yoğurtlar yapsam derken imdadıma Tefal yoğurtçum yetişti..
Normalde 2 tane 1 ltlik kabı var ama sadece 1 lt yoğurt yapacaksanız bu şekilde kullanabiliyorsunuz..

Şimdi bu ürün sayesinde hem süzme hem de normal yoğurtlarımız gerçekten çok güzel..

İnek sütünden yoğurt yapmak için tavsiyem Moova'nın tam yağlı uzun ömürlü sütüyle maya olarak en sevdiğiniz yoğurdu kullanmanız..Oda sıcaklığında süt ve mayayı karıştırıp 12 saate ayarlıyorum makineyi, eğer süzme istiyorsam bir sefer süzme aparatıyla süzüp buzdolabına kaldırıyorum.Biraz dinlendikten sonra işte mis gibi yoğurdumuz hazır!
Mis gibi süzme yoğurdumuz..Tadı gerçekten nefis :)

Malum Sarellamın inek sütüne alerjisi olduğu için ayrıca keçi sütünden de yoğurt yapmam gerekiyor..Yakın zamana kadar onu da tutturamadığım için dışardan alıyordum ama çok sevgili arkadaşlarım Ayfer ve Didem sayesinde artık onu da makinede yapabiliyorum..

Keçi yoğurdu için Baltalı'nın kolay yoğurt diye bir ürünü var, sütü ısıtıp 45 dereceye getiriyorsunuz, sonra havluyla sarıp kaloriferin üzerine koyuyorsunuz, 6-7 saat sonra oluyor..Mayası içinde olduğu için ekstra hiçbirşey yapmanız gerekmiyor. Dezavantajı 55 derecede süt kesiliyor..

Bende mutfak termometresi olmadığı için parmağımla 45 dereceyi tutturmayı çalıştım ama sanırım beceremedim ve süt kesildi..O yüzden bu ürünü kullanmayı termometre alana kadar şimdilik erteledim..

Keçi sütünden yoğurt yapabileceğiniz diğer iki marka ise Atatürk Orman Çiftliği ve Kecheese keçi sütü..


Keçi sütünden yaptığım yoğurt..Tam Sarellama göre :)

AOÇ'nin sütünden denemedim ama deneyen arkadaşım kokusunun çok ağır olduğunu söyledi. Kecheese'den olan sütü yine normal yoğurt yapar gibi oda sıcaklığında keçi yoğurdu ile mayalayarak yaptım, 10 saat beklettim..Çokk çokk sulu bir yoğurt oldu ama bir gün buzdolabında bekletince gayet güzel kıvamını buldu, bende sonunda muradıma erdim :) Tabii ki yine keçi kokuyor ama Sare inek sütünü bilmediği için bu tada ve kokuya alıştı severek yiyiyor.. :)
Ben yoğurdu bütün yüzümle yerim anne! :p

Çocuğunuz için Sarellam gibi alerjisi olmasa da, keçi sütü anne sütüne en yakın süt olduğu için tercih edilebilir..Neden derseniz inek sütünden çok daha fazla kalsiyum, magnezyum ve vitamin içeriyor Dolayısıyla kemiklere çok faydalı..Yine kanseri önleyen selenyum bakımından çok zengin ve çok daha kolay hazmediliyor..

Kısacası biz yoğurdumuzla erdik muradımıza darısı tüm annelerin başına :)